top of page
CEVİZ AĞACI
Ceviz, Juglandaceae (cevizgiller) familyasının Juglans cinsinden, tek tüysü yaprakları karşılıklı dizilmiş ve aromatik kokulu ağaç türlerinin ve bu ağaçların meyvelerinin ortak adı.
Kışın yaprağını döken ağaçlardır. Genç sürgünlerin özü bölmelidir. Tomurcuklar az sayıda pullarla örtülmüştür. Yaprakçıkların kenarları bazı türlerde ince dişli, bazıları ise düzdür (tam kenarlı). Yaprakçık sayısı türlere göre (3) 5-23 arasında değişir.
Çiçekler bir evciklidir. Erkek çiçekler bir önceki yılın sürgünlerinde yan durumlu, aşağıya sarkan kedicik halinde kurul oluşturur. Kurullar dallanmamıştır. Her bir erkek çiçeğin 1 brahte, 2 brahtecik ile 3-4 loplu bir çevre yaprağı (çanak) vardır. Etamin sayısı 7-105'tir. Dişi çiçekler ise yeni sürgünlerin ucunda terminal (tepede) durumlu dik duran 2-8 çiçekli fakir kurullar oluşturur. Dişi çiçeğinde 1 brahte, 2 brahtecik, 4 loplu çevre yaprağı vardır. Bunlar ovaryumla kaynaşmıştır, yalnız uçları serbesttir. Ovaryum alt durumludur; etli kalın 2 stigması oldukça gelişmiştir.
Sonbaharda olgunlaşan büyük çekirdekli sulu meyvenin iç kısmı 2 bölmeye ayrılmıştır. Tohum 2 loplu ve yağlıdır.
Odununun özü koyu, dış kısmı açık renkli, ağır ve güzel cila kabul eden odunları vardır.
Ceviz ağacı pH değeri 5 ile 8 arasında olan ve süzek topraklarda yetişir.
Yenilebilir ham ceviz tohumu %4 su, %14 karbonhidrat, %15 protein ve %65 yağ içerir.[2] 100 gramı 654 kalori sağlar ve protein, lif, B vitaminleri, niyasin, vitamin B6, folik asit ve bazı mineraller açısından zengindir.
Ceviz yağı çoğunlukla çoklu doymamış yağ asitlerinden özellikle alfa-linolenik asitten ve linoleik asitten oluşur, oleik asit, tekli doymamış yağ içermesine rağmen toplam yağın %31'i doymuş yağdır.
Kışın yaprağını döken ağaçlardır. Genç sürgünlerin özü bölmelidir. Tomurcuklar az sayıda pullarla örtülmüştür. Yaprakçıkların kenarları bazı türlerde ince dişli, bazıları ise düzdür (tam kenarlı). Yaprakçık sayısı türlere göre (3) 5-23 arasında değişir.
Çiçekler bir evciklidir. Erkek çiçekler bir önceki yılın sürgünlerinde yan durumlu, aşağıya sarkan kedicik halinde kurul oluşturur. Kurullar dallanmamıştır. Her bir erkek çiçeğin 1 brahte, 2 brahtecik ile 3-4 loplu bir çevre yaprağı (çanak) vardır. Etamin sayısı 7-105'tir. Dişi çiçekler ise yeni sürgünlerin ucunda terminal (tepede) durumlu dik duran 2-8 çiçekli fakir kurullar oluşturur. Dişi çiçeğinde 1 brahte, 2 brahtecik, 4 loplu çevre yaprağı vardır. Bunlar ovaryumla kaynaşmıştır, yalnız uçları serbesttir. Ovaryum alt durumludur; etli kalın 2 stigması oldukça gelişmiştir.
Sonbaharda olgunlaşan büyük çekirdekli sulu meyvenin iç kısmı 2 bölmeye ayrılmıştır. Tohum 2 loplu ve yağlıdır.
Odununun özü koyu, dış kısmı açık renkli, ağır ve güzel cila kabul eden odunları vardır.
Ceviz ağacı pH değeri 5 ile 8 arasında olan ve süzek topraklarda yetişir.
Yenilebilir ham ceviz tohumu %4 su, %14 karbonhidrat, %15 protein ve %65 yağ içerir.[2] 100 gramı 654 kalori sağlar ve protein, lif, B vitaminleri, niyasin, vitamin B6, folik asit ve bazı mineraller açısından zengindir.
Ceviz yağı çoğunlukla çoklu doymamış yağ asitlerinden özellikle alfa-linolenik asitten ve linoleik asitten oluşur, oleik asit, tekli doymamış yağ içermesine rağmen toplam yağın %31'i doymuş yağdır.
DİŞ BUDAK
20–25 m'ye kadar boylanır. Gövde çapı 30–50 cm nadiren 1 m'ye kadar çıkar. Kısa gövdeli, geniş ve yuvarlak taçlıdır. Sığ ve saçak bir kök sistemi geliştirir. Derin topraklarda kuvvetli kısa bir ana kök oluşturabilir. Kabuk, ince soluk gri veya açık kahverengidir. Sürgünler sert, yeşil veya morumsu yeşil renkli, üzeri beyaz-mavi toz ile örtülüdür. Lentiseller soluk ve dağınık bir yapıya sahiptir. Tomurcuklar mavi-beyaz yumurta şeklindedir. Yanal tomurcuklar terminal tomurcuklardan daha küçüktür, ve çok kısa saplıdır. Karşılıklı dizilmiş olan 15–20 cm uzunluğundaki tüysü (bileşik) yapraklar çoğunlukla 3-5 sivri uçlu yaprakçıktan oluşur. Yaprak kenarları kaba dişli veya bazen lopludur. Yaprak sapı uzun ve kırmızıdır. Yaprakların üstü açık yeşil alt yüzeyi ise soluk renklidir.
İki evcikli çiçekler, her biri ince bir sapta olan 5-loplu bir çanak yaprağa sahiptir, küçük sarımsı yeşildir göze çarpmaz. Çiçeklerinde taç yaprak yoktur. Uzun sarkan salkımlardaki erkek çiçekler çoğunlukla kümeler oluşturur. Stamenler eflatun renklidir.
Nisan ve Mart aylarında yapraklanmadan hemen önce açar. Meyve samaradır. V şeklinde çift kanatlı olup olgunlaşınca düşer.
Dişbudak yapraklı akçaağaç nehirlerin, göllerin genellikle yakınında ve de bataklıklarda bulunur. Bu ağaç, çoğunlukla erozyon kontrolü ve vahşi hayata yiyecek sağlamak için dikilir. Evlerin etrafında ve çitlerde kullanılır. Kuzey Amerika'ya özgü olmasına rağmen, yaygın bir şekilde dünya'nın başka bölgelerinde park ve bahçelerde yetiştirilmektedir. Tohumlar, ötücü kuşlar tarafından yenir. Hızlı büyüme yapar ama kısa ömürlüdür ve kolayca fırtınalardan zarar görür. İlk 15-20 yıl çok hızlı büyür sonraki yıllarda 75-100 yaşlarında büyüme yavaşlar. Işık ağacıdır.
Toprak isteği bakımdan değişkenlik gösterir. Genellikle drenajı iyi nemli ortamları tercih eder. Organik maddece zengin, killi, kumlu, veya kayalık topraklara iyi adapte olabilir. Akarsuların yakınında derin alüvyonlu topraklarda, yüksek arazi yerlerinde ara sıra yoksul kuru yerlerde de görülür. Nemli topraklarda bulunmasına rağmen kuraklığa dayanıklıdır.
İki evcikli çiçekler, her biri ince bir sapta olan 5-loplu bir çanak yaprağa sahiptir, küçük sarımsı yeşildir göze çarpmaz. Çiçeklerinde taç yaprak yoktur. Uzun sarkan salkımlardaki erkek çiçekler çoğunlukla kümeler oluşturur. Stamenler eflatun renklidir.
Nisan ve Mart aylarında yapraklanmadan hemen önce açar. Meyve samaradır. V şeklinde çift kanatlı olup olgunlaşınca düşer.
Dişbudak yapraklı akçaağaç nehirlerin, göllerin genellikle yakınında ve de bataklıklarda bulunur. Bu ağaç, çoğunlukla erozyon kontrolü ve vahşi hayata yiyecek sağlamak için dikilir. Evlerin etrafında ve çitlerde kullanılır. Kuzey Amerika'ya özgü olmasına rağmen, yaygın bir şekilde dünya'nın başka bölgelerinde park ve bahçelerde yetiştirilmektedir. Tohumlar, ötücü kuşlar tarafından yenir. Hızlı büyüme yapar ama kısa ömürlüdür ve kolayca fırtınalardan zarar görür. İlk 15-20 yıl çok hızlı büyür sonraki yıllarda 75-100 yaşlarında büyüme yavaşlar. Işık ağacıdır.
Toprak isteği bakımdan değişkenlik gösterir. Genellikle drenajı iyi nemli ortamları tercih eder. Organik maddece zengin, killi, kumlu, veya kayalık topraklara iyi adapte olabilir. Akarsuların yakınında derin alüvyonlu topraklarda, yüksek arazi yerlerinde ara sıra yoksul kuru yerlerde de görülür. Nemli topraklarda bulunmasına rağmen kuraklığa dayanıklıdır.
IHLAMUR AĞACI
Ihlamur (Tilia), Malvaceae (ebegümecigiller) familyasına bağlı, Kuzey Yarımküre'nin ılıman ve yarı tropik bölgelerinde yetişen ağaç cinsidir.
30'a yakın farklı türü bulunur ve boyları 20 ila 40 m (65 ila 130 ft) yüksekliğe varır. Yaprakları kalp biçiminde, genel olarak asimetrik ve 6 ila 20 cm (2 1⁄4 ila 7 3⁄4 in)'dir.
Çiçekleri hermafroditik yapıya sahip olduğundan hem dişi hem de erkeği böcekler tarafından polenlenebilir.
Odunları hafif, yumuşak, az parçalı, yoğunluğu 560 kg/m3 olduğundan kereste işlemleri için elverişlidir.
Serin, verimli, kireçli toprakları severler. Tabansuyu yüksek, bol humuslu kumlu topraklarda yetiştiği gibi az derin ve kireçli topraklarda da yetişir. Genellikle kayınların toprak isteklerinin andırırlar. Hızlı büyürler. Sürgün verme özellikleri vardır. Gölgeye dayanırlar.
Türkiye'de çoğunlukla Karadeniz, Ege, Marmara Bölgesi ve Antalya çevresinde yetişmekte olup ılıman iklimleri sevmektedir. Bu ağacın üretimi çoğunlukla tohum ile yapılmaktadır.
30'a yakın farklı türü bulunur ve boyları 20 ila 40 m (65 ila 130 ft) yüksekliğe varır. Yaprakları kalp biçiminde, genel olarak asimetrik ve 6 ila 20 cm (2 1⁄4 ila 7 3⁄4 in)'dir.
Çiçekleri hermafroditik yapıya sahip olduğundan hem dişi hem de erkeği böcekler tarafından polenlenebilir.
Odunları hafif, yumuşak, az parçalı, yoğunluğu 560 kg/m3 olduğundan kereste işlemleri için elverişlidir.
Serin, verimli, kireçli toprakları severler. Tabansuyu yüksek, bol humuslu kumlu topraklarda yetiştiği gibi az derin ve kireçli topraklarda da yetişir. Genellikle kayınların toprak isteklerinin andırırlar. Hızlı büyürler. Sürgün verme özellikleri vardır. Gölgeye dayanırlar.
Türkiye'de çoğunlukla Karadeniz, Ege, Marmara Bölgesi ve Antalya çevresinde yetişmekte olup ılıman iklimleri sevmektedir. Bu ağacın üretimi çoğunlukla tohum ile yapılmaktadır.
KESTANE AĞACI
Kestane, kayıngiller (Fagaceae) familyasından Castanea cinsini oluşturan ağaçların ve bu ağaçların yenilebilen tohumlarına verilen ad.
Kerestesi, dayanıklılık ve dekoratif özellikleri bakımından meşe ağacının odununa benzemekle birlikte, kuruma esnasında çatlaması ve eğrilmesi nedeniyle, bu ağaçtan büyük boyutlu kereste elde edilememektedir. Ancak dayanıklılığı nedeniyle bazı ahşap bahçe işlerinde bu ağaçtan faydalanılmaktadır. İtalya'da fıçı yapımında kullanılmaktadır. Kestane ağacının düzgün dallarından zeytin silkmede kullanılmak amacıyla sırık yapılmaktadır.
Kestane; eski zamanlardan beri insan beslenmesinde önemli bir yer almıştır. Araştırıcılar ilk zamanlarda Alp yöresinde yaşayan insanların 4 – 6 aylarını kestane ağırlıklı beslenme ile geçirdiklerini belirtmektedirler. Bu yörede kişi başına kestane tüketiminin yılda 150 kg dolaylarında olduğu ifade edilmektedir. Bu nedenle kestane meyvesi fakirin ekmeği, ağacı da ekmek ağacı olarak tanımlanmaktadır.
Kestane, doğada tamamen doğal şartlar altında yetiştirilen, tarımsal ilaç, suni gübre kullanılmayan organik tarım ürünüdür. İçerdiği besin öğelerine ilaveten organik tarım ürünü olması nedeniyle kestane, beslenme diyetlerinde eskiden beri yer aldığı önemini günümüzde de korumaktadır. Başta Fransız mutfağı olmak üzere birçok Kuzey Yarım Küre ülkesinin mutfağında vazgeçilmez bir unsur olan kestane, etli yemeklerin hazırlanmasında, çeşitli salatalarda lezzet arttırıcı olarak yer almaktadır. Ayrıca kestane şekeri, kestane püresi, kestane ezmesi gibi çeşitli tatlılar da yapılmakta ve bu ürünler tek başına tüketilebildiği gibi pastalarda da kullanılmaktadırlar. Kestaneler öğütüldüğünde, badem ve fındıktaki gibi yağlı bir yapı yerine güzel ve tatlı bir un haline gelir. Bazı araştırmacılar inek sütündeki süt şekeri laktozun çocuklar için alerjik etkisi nedeniyle çocuklara uygun tatlı ve çorbaların hazırlanmasında kestane ununun alternatif bir ürün olabileceğine dikkati çekmektedirler. Kestane unu ayrıca, sütlü puding türü ürünlerde, ekmek yapımında, flakes ( corn flakes) türü ürünlerin hazırlanmasında kullanılmaktadır.
Yenebilir nitelikteki taze kestane başta nişasta ve çeşitli şekerler olmak üzere iyi kalitede sindirilebilen lifli maddeler, protein, düşük oranda yağ, çeşitli mineral maddeler, B1, B2 ve C vitaminlerini içermektedir. 100 gram yenebilir kestane ortalama olarak 160 kcal enerji sağlamaktadır.
Kestane, doyurucu özelliğine paralel olarak insanların beslenmesine katkı sağlayan birçok besin öğelerine sahiptir.
100 gr taze kestanenin (yenebilir kısmı) besin öğeleri:
Kalori ( kcal) : 160
Karbonhidrat (g) : 34
Şeker (g) : 9,6
Protein (g) : 3,2
Yağ (g) : 1,8
Sodyum (mg) : 9
Potasyum (mg) : 395
Kerestesi, dayanıklılık ve dekoratif özellikleri bakımından meşe ağacının odununa benzemekle birlikte, kuruma esnasında çatlaması ve eğrilmesi nedeniyle, bu ağaçtan büyük boyutlu kereste elde edilememektedir. Ancak dayanıklılığı nedeniyle bazı ahşap bahçe işlerinde bu ağaçtan faydalanılmaktadır. İtalya'da fıçı yapımında kullanılmaktadır. Kestane ağacının düzgün dallarından zeytin silkmede kullanılmak amacıyla sırık yapılmaktadır.
Kestane; eski zamanlardan beri insan beslenmesinde önemli bir yer almıştır. Araştırıcılar ilk zamanlarda Alp yöresinde yaşayan insanların 4 – 6 aylarını kestane ağırlıklı beslenme ile geçirdiklerini belirtmektedirler. Bu yörede kişi başına kestane tüketiminin yılda 150 kg dolaylarında olduğu ifade edilmektedir. Bu nedenle kestane meyvesi fakirin ekmeği, ağacı da ekmek ağacı olarak tanımlanmaktadır.
Kestane, doğada tamamen doğal şartlar altında yetiştirilen, tarımsal ilaç, suni gübre kullanılmayan organik tarım ürünüdür. İçerdiği besin öğelerine ilaveten organik tarım ürünü olması nedeniyle kestane, beslenme diyetlerinde eskiden beri yer aldığı önemini günümüzde de korumaktadır. Başta Fransız mutfağı olmak üzere birçok Kuzey Yarım Küre ülkesinin mutfağında vazgeçilmez bir unsur olan kestane, etli yemeklerin hazırlanmasında, çeşitli salatalarda lezzet arttırıcı olarak yer almaktadır. Ayrıca kestane şekeri, kestane püresi, kestane ezmesi gibi çeşitli tatlılar da yapılmakta ve bu ürünler tek başına tüketilebildiği gibi pastalarda da kullanılmaktadırlar. Kestaneler öğütüldüğünde, badem ve fındıktaki gibi yağlı bir yapı yerine güzel ve tatlı bir un haline gelir. Bazı araştırmacılar inek sütündeki süt şekeri laktozun çocuklar için alerjik etkisi nedeniyle çocuklara uygun tatlı ve çorbaların hazırlanmasında kestane ununun alternatif bir ürün olabileceğine dikkati çekmektedirler. Kestane unu ayrıca, sütlü puding türü ürünlerde, ekmek yapımında, flakes ( corn flakes) türü ürünlerin hazırlanmasında kullanılmaktadır.
Yenebilir nitelikteki taze kestane başta nişasta ve çeşitli şekerler olmak üzere iyi kalitede sindirilebilen lifli maddeler, protein, düşük oranda yağ, çeşitli mineral maddeler, B1, B2 ve C vitaminlerini içermektedir. 100 gram yenebilir kestane ortalama olarak 160 kcal enerji sağlamaktadır.
Kestane, doyurucu özelliğine paralel olarak insanların beslenmesine katkı sağlayan birçok besin öğelerine sahiptir.
100 gr taze kestanenin (yenebilir kısmı) besin öğeleri:
Kalori ( kcal) : 160
Karbonhidrat (g) : 34
Şeker (g) : 9,6
Protein (g) : 3,2
Yağ (g) : 1,8
Sodyum (mg) : 9
Potasyum (mg) : 395
KİRAZ AĞACI
Kiraz (Prunus avium), gülgiller (Rosaceae) familyasından Kuzey Akdeniz kıyıları, Güney Kafkasya, Hazar Denizi ve Kuzeydoğu Anadolu'da doğal olarak bulunan meyve ağacı. Meyvesi olgunlaşmadan önce pembe bir çiçek açar.
Meyveler, meyve etini sindiren ve tohumları dışkılarında dağıtan çok sayıda kuş ve memeli türü tarafından kolayca yenir. Bazı kemirgenler ve birkaç kuş (özellikle Bayağı kocabaş) içindeki çekirdeği yemek için çekirdekleri açar.
Yapraklar, kasa taşıyan güve Coleophora anatipennella gibi Lepidoptera dahil olmak üzere bazı hayvanlar için yiyecek sağlar.
Ağaç, kabuktaki yaralardan bir sakız salgılar ve bu sayede böcekleri ve mantar enfeksiyonları dışlamak için yaraları kapatır.
Prunus avium ile Prunus fruticosa (cüce kiraz) arasındaki antik çaprazlamalar (melezlemler) yoluyla Prunus cerasus (vişne)'nin iki türün örtüştüğü alanlarda ana türlerinden biri olduğu düşünülmektedir. Her üç tür de birbirleriyle üreyebilir. Prunus cerasus artık kendi başına bir türdür, melez olmanın ötesinde gelişmiş ve stabilize olmuştur.
Yunan mitolojisinde karşılığı doğum ve yenilenme, Çin'de ise ölümsüzlüktür. Giresun ili ismini kiraz meyvesinden almıştır. Kerasus kiraz meyvesinin Roma dönemindeki adıdır. (Kerasus-Gerasus-Geresun-Giresun) Japonya'da kiraz dendiğinde insanlar duraksar. Çünkü bu onlara ölümlü dünyayı hatırlatır ve kiraz çiçekleri 7 gün ağaçta durduktan sonra solmadan düşer.
Meyveler, meyve etini sindiren ve tohumları dışkılarında dağıtan çok sayıda kuş ve memeli türü tarafından kolayca yenir. Bazı kemirgenler ve birkaç kuş (özellikle Bayağı kocabaş) içindeki çekirdeği yemek için çekirdekleri açar.
Yapraklar, kasa taşıyan güve Coleophora anatipennella gibi Lepidoptera dahil olmak üzere bazı hayvanlar için yiyecek sağlar.
Ağaç, kabuktaki yaralardan bir sakız salgılar ve bu sayede böcekleri ve mantar enfeksiyonları dışlamak için yaraları kapatır.
Prunus avium ile Prunus fruticosa (cüce kiraz) arasındaki antik çaprazlamalar (melezlemler) yoluyla Prunus cerasus (vişne)'nin iki türün örtüştüğü alanlarda ana türlerinden biri olduğu düşünülmektedir. Her üç tür de birbirleriyle üreyebilir. Prunus cerasus artık kendi başına bir türdür, melez olmanın ötesinde gelişmiş ve stabilize olmuştur.
Yunan mitolojisinde karşılığı doğum ve yenilenme, Çin'de ise ölümsüzlüktür. Giresun ili ismini kiraz meyvesinden almıştır. Kerasus kiraz meyvesinin Roma dönemindeki adıdır. (Kerasus-Gerasus-Geresun-Giresun) Japonya'da kiraz dendiğinde insanlar duraksar. Çünkü bu onlara ölümlü dünyayı hatırlatır ve kiraz çiçekleri 7 gün ağaçta durduktan sonra solmadan düşer.
MEŞE AĞACI
Meşe, Quercus cinsine bağlı anavatanı Güney Avrupa ve Anadolu olan bir bitki türüdür. Asya'nın batısında Türkiye, Suriye ve Lübnan; Orta ve Doğu Avrupa ile Güneybatı Avrupa doğal yayılış sahasıdır.
Palamutların 18 ayda olgunlaşması ve dikensi (kılçıksı) uçlu yaprak lopları gibi karakterleri genel özelliklerini yansıtır. 20–30 m veya daha yükseklikte, gövdesi 2 m çapında, tacı gençlikte konik yaşlandıkça genişleyen bir orman ağacıdır.
Yaprak : 6-12 x 3–5 cm boyutundaki 5-9 çiftli loplu yaprakların sinüsleri (boşluk) orta damara kadar uzanır veya ona yakın bir yerde sonlanır. Koyu yeşil yaprakların üzeri pürüzlü ve yıldız tüylüdür. Alt yüzeyi soluk renkli olan yapraklar sık tüylüdür. Küt uçlu yaprakların tabanı kesiklidir. 8-14 yanal damarlı yaprakların tüylü sapı 0.5–2 cm uzunluğunda olukludur.
Çiçek : Haziran ayında görülen sürgün tabanından çıkan kedicik tipi erkek çiçeklerin rengi sarımsı kahverenginden kırmızıya döner. 1-5'i bir arada bulunan kısa boylu dişi çiçeklerin sapı tüylüdür. 4 boyuncuğu bulunur.
Meyve : 3 cm uzunluğundaki palamut silindirik, sivri uçlu ve sapsızdır. Kadeh palamudun 2/3'nü içine alır. Saçlı uzun kadeh 1 cm yükseklik ile 1.8 çapında, ince yapılı olup pullar geriye doğru eğilmiştir. Meyve 2 yılda olgunlaşır.
Kabuk, dal ve tomurcuk : Kabuğu kalın soluk gri renkli ve çatlaklıdır. Hafif tüylü boğumlu dallar sonradan grimsi-kahverengiye döner. Yumurta biçimindeki tomurcukların kulakçıkları uzun saçlı ve kalıcıdır. Pullar kıvrımlıdır.
Yaklaşık 120000 yıl önceki buzul çağından evvel Kuzey Avrupa'da yaygındı. 18. yüzyıldan itibaren Birleşik Krallık ve İrlanda'ya yeniden getirildi. Bugün ise meşe üzerinde ağaç urları oluşturan kuşlara besin sağlar. Süs ağacı ve kıyılarda rüzgâr siperi olarak kullanılır. Odunu diğer meşelerle aynı özelliklere sahip olmasına karşın çok çatlaklı ve kolay yarılır bundan dolayı çit yapımı için uygundur. Birkaç kültivarı seçilmiştir. Bunlardan alaca yapraklı 'Variegata' ile büyük derin loplu yaprakları olan kültivar 'Woden' sayılabilir.
Bütün toprak tiplerinde hatta alkalli ve besince yoksun sahalarda da yetişir.
Palamutların 18 ayda olgunlaşması ve dikensi (kılçıksı) uçlu yaprak lopları gibi karakterleri genel özelliklerini yansıtır. 20–30 m veya daha yükseklikte, gövdesi 2 m çapında, tacı gençlikte konik yaşlandıkça genişleyen bir orman ağacıdır.
Yaprak : 6-12 x 3–5 cm boyutundaki 5-9 çiftli loplu yaprakların sinüsleri (boşluk) orta damara kadar uzanır veya ona yakın bir yerde sonlanır. Koyu yeşil yaprakların üzeri pürüzlü ve yıldız tüylüdür. Alt yüzeyi soluk renkli olan yapraklar sık tüylüdür. Küt uçlu yaprakların tabanı kesiklidir. 8-14 yanal damarlı yaprakların tüylü sapı 0.5–2 cm uzunluğunda olukludur.
Çiçek : Haziran ayında görülen sürgün tabanından çıkan kedicik tipi erkek çiçeklerin rengi sarımsı kahverenginden kırmızıya döner. 1-5'i bir arada bulunan kısa boylu dişi çiçeklerin sapı tüylüdür. 4 boyuncuğu bulunur.
Meyve : 3 cm uzunluğundaki palamut silindirik, sivri uçlu ve sapsızdır. Kadeh palamudun 2/3'nü içine alır. Saçlı uzun kadeh 1 cm yükseklik ile 1.8 çapında, ince yapılı olup pullar geriye doğru eğilmiştir. Meyve 2 yılda olgunlaşır.
Kabuk, dal ve tomurcuk : Kabuğu kalın soluk gri renkli ve çatlaklıdır. Hafif tüylü boğumlu dallar sonradan grimsi-kahverengiye döner. Yumurta biçimindeki tomurcukların kulakçıkları uzun saçlı ve kalıcıdır. Pullar kıvrımlıdır.
Yaklaşık 120000 yıl önceki buzul çağından evvel Kuzey Avrupa'da yaygındı. 18. yüzyıldan itibaren Birleşik Krallık ve İrlanda'ya yeniden getirildi. Bugün ise meşe üzerinde ağaç urları oluşturan kuşlara besin sağlar. Süs ağacı ve kıyılarda rüzgâr siperi olarak kullanılır. Odunu diğer meşelerle aynı özelliklere sahip olmasına karşın çok çatlaklı ve kolay yarılır bundan dolayı çit yapımı için uygundur. Birkaç kültivarı seçilmiştir. Bunlardan alaca yapraklı 'Variegata' ile büyük derin loplu yaprakları olan kültivar 'Woden' sayılabilir.
Bütün toprak tiplerinde hatta alkalli ve besince yoksun sahalarda da yetişir.
ZEYTİN
"Avrupa zeytini" anlamında Olea europaea botanik adlı zeytin, zeytingiller Oleaceae familyasından meyvesi yenen ve geleneksel olarak Akdeniz iklimine özgü bir ağaç türüdür. Tür, tüm Akdeniz ülkelerinin yanı sıra Güney Amerika, Güney Afrika, Çin, Avustralya, Yeni Zelanda, Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yetiştirilir.Olea europaea, Olea cinsi için tip türüdür.
"Zeytin" de denilen zeytinin meyvesi zeytinyağının kaynağı olarak Akdeniz bölgesinin tarımında çok önemlidir; Akdeniz mutfağı temel bileşenlerinden biridir.
Zeytin adını ağacına, meyvesine, Leylak, Yasemin, Forsythia ve gerçek dişbudak ağaç türlerini de (Fraxinus gibi) içeren bitki ailesine verir.
Zeytin ağacının binlerce çeşidi bilinmektedir. Zeytin çeşitleri öncelikle yağlık, yemeklik veya her ikisi için kullanılabilir. Tüketim için yetiştirilen zeytinlere genellikle "sofralık zeytin" denir.[3] Hasat edilen tüm zeytinlerin yaklaşık %90'ı yağa dönüştürülürken, yaklaşık %10'u sofralık zeytin olarak kullanılır.
Zeytin ağacı Olea europaea, Akdeniz, Avrupa, Asya ve Afrika'ya özgü, sık dallı, yayvan tepeli, her dem yeşil yapraklı, yaprak dökmeyen ağaç veya çalıdır.
Ağacı bodurdur ve yüksekliği nadiren 8-15 m (26-49 ft) 'yi aşar. Sadece güney İtalya'nın Campania bölgesindeki Pisciotta civarındaki bölgede bulunan 40,000 ağaçtan oluşan benzersiz bir tür olan 'Pisciottana', buna uygun olarak büyük gövde çapları ile genellikle bunu aşar.
Geniş, kıvrımlı, yamru yumru bir gövdesi vardır.
Ağaç yaşlandıkça, düzgün gri renkli gövde kabuğu giderek çatlar. Ağacın tacı (tepesi), yaklaşık olarak artan boy kadar her sene genişler.
Ağacı uzun ömürlü olup yaklaşık 2000 yıl kadar yaşayabilir.
Verimli topraklarda ağacının tacı açık ve asimetrik, verimsiz topraklarda ise daha yoğun ve yuvarlaktır.
Sürgünleri gri renkli, dikensiz ve hemen hemen üç köşelidir.
Simli yeşil yaprakları dikdörtgen gibi olup yaprak uzunlukları cinsine göre 20–86 mm ve eni de 5–30 mm arasıdır.
"Zeytin" de denilen zeytinin meyvesi zeytinyağının kaynağı olarak Akdeniz bölgesinin tarımında çok önemlidir; Akdeniz mutfağı temel bileşenlerinden biridir.
Zeytin adını ağacına, meyvesine, Leylak, Yasemin, Forsythia ve gerçek dişbudak ağaç türlerini de (Fraxinus gibi) içeren bitki ailesine verir.
Zeytin ağacının binlerce çeşidi bilinmektedir. Zeytin çeşitleri öncelikle yağlık, yemeklik veya her ikisi için kullanılabilir. Tüketim için yetiştirilen zeytinlere genellikle "sofralık zeytin" denir.[3] Hasat edilen tüm zeytinlerin yaklaşık %90'ı yağa dönüştürülürken, yaklaşık %10'u sofralık zeytin olarak kullanılır.
Zeytin ağacı Olea europaea, Akdeniz, Avrupa, Asya ve Afrika'ya özgü, sık dallı, yayvan tepeli, her dem yeşil yapraklı, yaprak dökmeyen ağaç veya çalıdır.
Ağacı bodurdur ve yüksekliği nadiren 8-15 m (26-49 ft) 'yi aşar. Sadece güney İtalya'nın Campania bölgesindeki Pisciotta civarındaki bölgede bulunan 40,000 ağaçtan oluşan benzersiz bir tür olan 'Pisciottana', buna uygun olarak büyük gövde çapları ile genellikle bunu aşar.
Geniş, kıvrımlı, yamru yumru bir gövdesi vardır.
Ağaç yaşlandıkça, düzgün gri renkli gövde kabuğu giderek çatlar. Ağacın tacı (tepesi), yaklaşık olarak artan boy kadar her sene genişler.
Ağacı uzun ömürlü olup yaklaşık 2000 yıl kadar yaşayabilir.
Verimli topraklarda ağacının tacı açık ve asimetrik, verimsiz topraklarda ise daha yoğun ve yuvarlaktır.
Sürgünleri gri renkli, dikensiz ve hemen hemen üç köşelidir.
Simli yeşil yaprakları dikdörtgen gibi olup yaprak uzunlukları cinsine göre 20–86 mm ve eni de 5–30 mm arasıdır.
bottom of page